2025 yılı için belirlenen savunma bütçesi, Türkiye’nin ulusal güvenlik ihtiyaçları ve uluslararası taahhütler açısından tartışma konusu olmaya devam ediyor. Özellikle NATO’nun üye ülkelerden savunma harcamalarının GSYİH’nin yüzde 2’si oranında olmasını istemesi, Türkiye’nin 2025 bütçesinin bu hedefin altında kalmasıyla eleştirileri beraberinde getirdi. Peki, Türkiye’nin savunma bütçesi neden yetersiz görülüyor ve bu durumun ardındaki gerçekler neler? Gelin, detaylara yakından bakalım.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2025 yılı merkezi yönetim bütçesiyle ilgili yaptığı açıklamada, savunma harcamaları ve güvenlik sektörüne tahsis edilen ödenekleri duyurdu. Yılmaz’ın belirttiği rakamlar, Türkiye’nin savunma ve güvenlik için 1 trilyon 608 milyar TL ayırdığını gösteriyor. Bu rakam, önceki yıla göre önemli bir artışa işaret etse de, analistlere göre NATO’nun taleplerini karşılamaktan uzak. NATO'nun en az yüzde 2 GSYİH payı talebi göz önüne alındığında, Türkiye'nin bu oranı yakalayamaması savunma bütçesi konusunda "yetersiz" nitelendirmelerinin yapılmasına neden oldu.
NATO, 2014 yılında Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesi sonrasında üye ülkelerden savunma harcamalarını GSYİH’nin en az yüzde 2’si seviyesine çıkarmalarını talep etmişti. Bu hedef, küresel güvenlik dengelerinin değişmesiyle daha da önem kazandı. NATO’nun eski Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, bu oranın artık asgari bir standart olduğunu ve daha fazla harcama yapılmasının zorunluluk haline geldiğini defalarca vurgulamıştı.
Ancak Türkiye’nin 2025 yılı için savunma harcamalarının GSYİH’ye oranı yüzde 1,48 seviyesinde kalıyor. Orta Vadeli Program (OVP) çerçevesinde belirlenen bu oran, NATO'nun yüzde 2 hedefinin altında. İç güvenlik harcamaları eklendiğinde bile bu oran yüzde 1,13 seviyesinde kalıyor, ki bu da toplamda yüzde 2 seviyesine ulaşamıyor.
Türkiye’nin 2025 savunma bütçesi, yüzdesel olarak önceki yıllara kıyasla büyük bir artış gösterse de, global ve bölgesel güvenlik riskleri göz önüne alındığında yeterli görülmüyor. Bunun birkaç nedeni bulunuyor:
Dışa Bağımlılığın Azaltılması Çabaları: Türkiye, son yıllarda savunma sanayisinde dışa bağımlılığı önemli ölçüde azaltmayı başardı. Yüzde 80 olan dışa bağımlılık, bugün yüzde 20 seviyesine gerilemiş durumda. Bu başarı, maliyetleri düşürürken, aynı zamanda daha fazla yerli üretimle savunma sanayisini desteklemeyi hedefliyor. Ancak bu gelişmeler, savunma bütçesindeki toplam artışın sınırlı kalmasına neden oluyor.
Kur Farkı ve Enflasyonun Etkisi: 2025 yılı savunma bütçesi, 42,02 TL olarak belirlenen ortalama dolar kuru hedefi üzerinden hesaplandı. Bu durumda, Türkiye’nin savunma harcamaları dolar bazında 21,75 milyar dolar seviyesinde kalıyor. İç güvenlik harcamaları da eklendiğinde bu rakam 38,28 milyar dolara yükseliyor. Ancak, bölgesel rakiplerle kıyaslandığında bu tutarın yetersiz kaldığı savunuluyor.
Savunma bütçesinin 2025 yılı için ayrıntılarına bakıldığında:
Milli Savunma Bakanlığı ve diğer askeri kurumlar için 913,9 milyar TL ödenek ayrıldı.
İç güvenlik harcamaları için ise 694,5 milyar TL tahsis edildi.
Savunma Sanayii Destekleme Fonu da dahil edildiğinde toplam ödenek 1 trilyon 608 milyar TL seviyesine ulaşıyor.
Yüzde 80’lik bir artış gibi görünse de, Türkiye'nin GSYİH'si dikkate alındığında bu oranlar NATO'nun taleplerinin gerisinde kalıyor.
Türkiye’nin 2025 yılı savunma bütçesi NATO’nun yüzde 2 hedefine ulaşamasa da, ek ödenekler veya bütçe revizyonları ile bu açığın kapatılması gündeme gelebilir. Özellikle bölgesel güvenlik tehditlerinin artması durumunda, Türkiye’nin savunma harcamalarını artırma potansiyeli bulunuyor.
Ancak, ekonomideki diğer öncelikler, sosyal refah projeleri ve altyapı yatırımları da göz önüne alındığında, hükümetin bu alanda nasıl bir denge kuracağı merak konusu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, bütçenin istihdam, üretim ve ihracatı destekleyen bir yaklaşıma sahip olduğunu belirterek, savunma harcamalarının sınırlı tutulmasının bu ekonomik önceliklerle ilgili olduğunu ima etti.
2025 yılı için Türkiye'nin savunma bütçesi, global güvenlik dengeleri ve NATO'nun talepleri göz önüne alındığında yetersiz olarak değerlendiriliyor. Ancak Türkiye'nin savunma sanayisinde dışa bağımlılığı azaltma çabaları, ekonomik öncelikler ve yerli üretim potansiyeli gibi faktörler, bütçenin neden bu seviyede tutulduğunu açıklıyor. NATO’nun yüzde 2 hedefinin altında kalan Türkiye’nin, gelecekte ek ödeneklerle bu açığı kapatıp kapatamayacağı ise merakla bekleniyor.